18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü: Göç Başlamadan Hayata Dokunmak

Bir zamanlar insanlar göç ederdi çünkü daha iyi bir iş bulmak isterlerdi. Bugün ise insanlar, çoğu zaman yaşadıkları bölge iklimin ağır yükünü taşıyamadığı için yola çıkıyor. Kuruyan nehirler, tuzlanan tarlalar, mevsimini kaybetmiş yağmurlar ve iklim dengesi bozulan gökyüzü… İklim, insanın hayat defterine yeni bir sayfa açtı: Yerinden edilme.

Bloglar

18 Aralık 2025

Göç artık yalnızca bir ekonomik tercih değil; insanın doğayla kurduğu dengenin zayıflamasının sessiz sonucudur. Kuraklık, sel, yangın ve aşırı sıcaklar, haritaları iklimsel nedenlerle yeniden çiziyor. Ve bu yeni haritaların üzerinde, en çok çocukların ayak izleri var. 

İşte tam bu noktada mesele yalnızca “göç” değil, insanın kendi toprağında kök salabilme hakkıdır. Toprağına tutunabilen insan göç etmez; eğitimine tutunabilen genç, yola düşmek zorunda kalmaz. Bir ağacın gölgesi bazen bir tarlayı, bazen bir aileyi, bazen de bir şehrin yarınını değiştirir.

TÜRGEV’in yaptığı tam da budur: Göç başladıktan sonra değil, göç başlamadan önce hayata dokunmak. Fidan dikmek sadece bir çevre faaliyeti değildir; geleceğe “burada kalabilirsin” demektir. Bir genç kızımızın eğitime erişimini sağlamak yalnızca bir sosyal destek değildir; bir çocuğun yönünü yeniden çizmek demektir. Afet sonrası okulu ayakta tutmak, bir şehri yalnızca betonla değil, umutla onarmaktır.

Bugün dünyada milyonlarca insan yer değiştiriyor. Ama asıl mesele, bu yer değiştirmelerin kaçının zorunlu, kaçının önlenebilir olduğudur. Eğer biz iklimi, eğitimi ve toplumsal dayanışmayı birlikte düşünmeyi başarabilirsek, göç bir kaçış değil; kontrollü, onurlu ve insani bir hareketlilik olabilir.

Çünkü insan, aslında yeryüzünde yürüyen bir coğrafyadır. Ve biz bu coğrafyayı koruduğumuz sürece; toprağıyla, mesleğiyle, okuluyla ve umuduyla yerinde güçlenen bir toplum mümkün olur. Göç haritaları da işte o zaman dengelenmeye başlar.

SİZE NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ?